Haber Detayı

BARO BAŞKANIMIZ AV. ZAFER KAZAN 102.2 RADYO MEGA'DA CANLI YAYIN KONUĞU OLDU.

Baro Başkanımız Av. Zafer Kazan, 102.2 Radyo Mega’da “Şebnemle Hayata Dair” Programı’nın canlı yayın konuğu oldu. Yaklaşık 1.5 saat süren programda yeni Adliye binasının yanı sıra, çocuk istismarı, şehit ve gazi çocuklarına ücretsiz avukat uygulaması, evlilik öncesi eş adaylarına eğitim programı ve Kadın Çocuk Hastanesindeki sorunlar konuşuldu.

Baro Başkanımız Zafer Kazan canlı yayında şunları söyledi:

 

“HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAMIYORUM”

 

Hukuk ve Adalet için kendi çapında bedeller ödemiş, mücadele etmiş biriyim. Sorunlara eğilmeye çalışan, insanların sorunlarına kulak veren biriyim. Bir başkasının hakkını savunurken başıma gelenleri de aklımdan geçiren biriyim.

Lisede öğretmenimizin bir arkadaşımıza hakaret etmesine müdahale eden ve o nedenle de cezalandırılmış biriyim. Haksızlık karşısında susamayan ve konuşmak isteyen bir yapım var. Meslektaşlarıma da müdacele azmini aşılamak niyetindeyim. Bunu başarabilirsem çok mutlu olacağım.

Avukatlık mesleği insanların hak arama merciidir. Bir başkasının hakkını arayanın daha aktif ve mücadeleci ruha sahip olması gerekir. Bunu ne kadar sağlarsanız toplum da kendini güvende hisseder. Avukatlık demek, son derece dürüst, sorumlu, namuslu ve cesur olmak demek…

 

“O HASTANEDE BENİM ÇOCUĞUM DA MAĞDUR OLDU”

  Canlı yayında Sakarya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde son günlerde yaşanan sorunlara işaret eden Baro Başkanı Kazan, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile geçtiğimiz günlerde yaşanan polemiğe de değindi ve şunları söyledi:

Sakarya Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde son günlerde ortaya çıkan sorunlar aslında yıllardır devam eden, bizim de fark ettiğimiz sorunlardı. Bugün ortaya çıkması, yıllardır sorun olmadığını göstermiyor. Hastaneye bizzat gitmiş, kendi çocuğumu götürmüş biriyim. O gün sedye üzerinde 3 çocuğun yattığını gördüm. Serum şişelerini anne ve babaların tuttuğunu gördüm.

 

“KONUŞUYORSAK BİLDİĞİMİZ VAR”

 

Biz,“ha” deyince açıklama yapan bir kurum değiliz, eğer açıklama yapıyorsak o konuya vakıfızdır ve bildiklerimiz vardır. Ben de hassasiyetle yaklaşıyorum. Benim de duruşumdan kaynaklı yaklaşımlar elbette ki olacaktır. Halkın içinde yaşayan, acil kuyruğuna giren biriyim. O hastanede ben de bizzat sorunlar yaşadım. Acil bir durumda çocukların hayatının nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu gördüm. O günden bu yana bir değişim olmamış. O hastanede de bu şehirde de birilerinin sorumluluğu var. Nasıl uyuyorlar bu çocuklar çığlık çığlığa ağlarken?

 

“BARO’YA KİMSE ‘SUS’ DİYEMEZ”

 

Bize “size ne?” diyorlar. Sorumlular gereğini yapsın diyorlar. Hayır.. Baro da bu konuda ses çıkarma hakkına sahip bir kurum. Baro neden konuşmayacak? Biri bunu izah etmeli. Neden rahatsızlar? Çare üreten çözüm üreten Baro olmaya çalışıyoruz. Bundan herkes memnuniyet duymalı. Aksine şikâyet etmemeli. “200 yataklı, değil yanlış biliyorsunuz” diyorlar… Revizyon yapılması düşünülüyor, revizyondan sonra 360 yataklı hale getirilmeye çalışılıyor. 200 yataklı planlandı, şimdi gerçekten yetmeyeceği anlaşılınca tadilat ile 360’a çıkartılması öngörülüyor Bu doğru bir şey. Peki, neden yıllardır yapılmadı? Polemik konusu yapmak istemem. Ama doğrusu, bugün de gazeteye yansıyan haberde doktorların mesai sonrası izinlerinin kaldırılması nedeniyle istifalar gündemdeymiş. Bir çözüm kurulu oluşturun, arzu ederseniz biz de destek verelim, işbirliğine açığız diyoruz. Baro bu işten ne anlar diyorlar.

 

“500 YATAKLI HASTANE ACİL İHTİYAÇ”

 

Bu şehrin 500 yataklı hastaneye ihtiyacı var. Sürekli büyüyen bir şehir buna ihtiyaç duyuyor. O hastane yıllardır var, bugün Sakarya nüfusu 1 milyona yaklaşıyor. Hastane sağlık ve hizmet kalitesini düşürecek unsurlardan kurtarılmalı. Biz iyi niyetle yaklaşıyoruz. Doktorlar huzurlu olsun, çocuklarımız gülerek, anne ve babalar da güvenle hastaneden çıksın istiyoruz. Kimse Baronun üstüne vazife mi demesin. Baro çözümler üretirse bu herkesin menfaatinedir. Adalet herkese lazımsa, bu da bir adalettir. Şu gariban halkın çocukları da insanca tedavi olabilsin. Çocuklar bizim geleceğimiz teminatımız. Biz bu konuda tekliflere açığız, ön yargılı değiliz, şehir için destek vermeye hazırız.

Hukuk ve insan hakları kamu alanının her noktasında olunca, Barolara da büyük görevler düşüyor. Baro olayların takibini yaparsa, herkes de duyarlı olacaktır. Bize lazım olduğunda değil, herkese lazım olduğunda bunları dile getirmeliyiz.”

 

“ORTAK AKIL ŞART”

 

Bir soru üzerine Sakarya’nın suç istatistiği konusuna da değinen Zafer Kazan, ortak akılla hareket etmenin önemini vurguladı ve şöyle konuştu:

“Şehir büyüdükçe ve nüfus arttıkça olaylar olur. Bu, insanoğlunun kaderi. Bundan kaçış yok ama, eğer ki suç oranı nufüs artışı ile çok ciddi oranda artıyorsa, çocuklar suça sürükleniyorsa, istismar artıyorsa toplumda hastalık ve yara var demektir. Bunlarla ilgili çözüm önerileri getirmek gerekir. Eğer çocuklar istismar ediliyorsa, yetkililerin, hatta suç ve suçlarla mücadele eden herkesin sorumlulukları var. Kimse sorunu “ben tek başıma çözerim” diyemez. Ortak aklı hakim kılmalıyız.

 

“SAKARYA’DA 1000 ÇOCUK SUÇA SÜRÜKLENDİ”

2014’ün sonu itibariyle çocuk mahkemesine yansıyan rakamlara göre yaklaşık 1000 çocuk suça sürüklenmiş.. Bu rakam giderek artıyor. Bunun nedenleri üzerinde durmak lazım. Nasıl önleyebiliriz, bunu düşünmek gerek. Önleyici nedenlerin üzerinde durmazsak, olaya sadece ceza noktasından bakarsak, ülke cezaevine döner. Bu hastalık yarınlarımızı tehdit eden boyuta gelir. Biz çözüm de üretmek istiyoruz.

 

MİLLİ EĞİTİM’E PROJE TEKLİFİ

 

Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teklif götüreceğiz. Pilot proje başlatalım, birkaç okul belirleyelim, belirlenecek uygun saatlerde suça bulaşmamış çocuklara suça bulaşma potansiyeli yüksek durum ve olayları anlatalım ve bir farkındalık oluşturalım diyeceğiz.

Çocukların geleceklerini etkileyecek her konuda yardıma hazırız diyeceğiz. Aileleri ile irtibat kuralım diyeceğiz. Pedagoglar aracılığıyla ailelere ulaşalım, çocuklara nasıl davranacakları konusunda onları bilgilendirelim diyeceğiz. Onlarla sağlıklı iletişim kurabilme yollarını öğretelim diyeceğiz.

Sağlıklı ailede yetişen çocuklar suça bulaşmaz. Suçun kurbanı olan çocuklar suça sürüklenmiştir. Öğretmenleri de işin içine katarak bunu gerçekleştirelim istiyoruz. Önlem aldığımız oranda bunun, uzun vadede faydasını göreceğiz. Böyle bir proje belki Türkiye’de bir ilk olacak.

 

GAZİ VE ŞEHİT ÇOCUKLARINA ÜCRETSİZ AVUKAT

 

Gazi ve şehitlerin çocuklarına ücretsiz avukat uygulaması başlatmaya karar verdik. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Mutlu Işıksu ile görüşme yaptık. Bu projeyi beraber yürütelim dedik. Şehit yakınlarının adreslerini alıp, onlara birer mektup yazalım dedik. Sadece basından ilan etmek yetmezdi. Bu insanlara “Baromuz sizin hukuki olarak ihtiyaç duyduğunuz noktada yanınızdadır” mesajı vermek gerekirdi. Bu konuyu kurumumuzun vicdani bir sorumluluğu olarak gördük. Şu an mektuplar hazır. Protokole imza attıklarında bu hizmet devreye girecek.

 

“SANDALYE BİLE ALACAK PARAM YOKTU”

 

Genç avukatlara yer tahsisi konusundaki çalışmalarından söz eden Baro Başkanı Zafer Kazan, yeni avukat çıktığı dönemlere ilişkin anılarını paylaşırken şunları söyledi:

Mesleğe yeni başlayacak olan avukatlara yer tahsisi için kolları sıvadık. Deprem zamanında bunun sıkıntısını ben de yaşadım. 8 ay prefabriklerde kaldım. Ekonomik olarak zor şartlarda okudum. Bırakın büro tutmayı, sandalye alacak param yoktu. Beş parasız bir avukat düşünün…

Recep Hacıeyüpoğlu döneminde Barolar Birliği tarafından alınan Baro binası güzel bir hale geldi. Tavsiye sunan meslektaşlarımız da oldu, onları da takdirle karşılıyoruz. Baronun kullanmadığı, atıl olan odaları mesleğe yeni başlayan ve ekonomik sıkıntı yaşayanlar için tahsis etmeye karar verdik. Sembolik bir rakamla yeni avukatlara 1 yıl süreyle bu imkanı sunmak için kolları sıvadık. Bu konuda karar aldık.

 

“SAKARYA ADLİYE BİNASINI SABIRLA BEKLEDİ, AMA…”

 

Sakarya’da Adliye binası sorunu deprem öncesi yıllarda başladı. 98’li yıllardan beri Sakarya Adliye binası istiyor. Baro başkanları sürekli dile getiriyordu. Adliye yetmiyordu.Yetmediği için koridorlar bölündü, krişler kesildi odalara dahil edildi.Sonra ne oldu? Bina sandviç gibi oldu yıkıldı. Eğer gündüz saatlerinde deprem olsaydı insanların feci halde can verdiğini görecektik. O can kayıplarından kim sorumlu olacaktı? Tabi ki o sesleri dikkate almayan kişiler sorumlu tutulacaktı… Neticede Adliye, Zirai Donatım binasına geçti. Sabır içinde beklendi. Geçici olarak o Adliye’nin şartlarına katlandık.

 

“O GÜNKÜ ADLİYE BİNASI BUNDAN GÜZELDİ”

 

İtiraf etmeliyim ki o günkü Adliyemiz şu ankinden daha iyiydi. Daha büyük çalışma kalemleri vardı. İçine girdiğinde karanlık kasvet hissetmiyorduk. 20 m2 de memurlar çalışmıyordu. 40-50 m2 de insanlar çalışıyordu, şimdi ise 22 m2 de çalışıyorlar. Evet sabredildi. Sabırla beklenirken, Ak Parti tarafından güzel Adliye binaları yapıldı, doğruyu biz de takdir ettik. “Her yere yapılıyor, Sakarya’ya da yapılır” diyorduk.

 

SKANDAL

 

Adliyeler Hükümet Konağı şeklinde planlanmıştı. İlçelere dahi, saray gibi Adliyeler yapılırken, Sakarya’ya Hükümet Konağı şeklinde bir Adliye yapıldı.İnanılmaz ve rezalet bir proje gördük… Bu projeye nasıl onay verilmiş? İnanılır gibi değildi. HSYK yeni mahkeme kurmak istiyor ama yer olmadığından yeni mahkemeler açılamıyor… Bu bir SKANDAL.

Sakarya Adliyesi halen 80 li yılların mantığıyla yapılan bir binada hizmet vermeye çalışıyor.Tadilatlarla uygun hale getirilmeye çalışıldı. Milli servet diye feryat ediyorlar.Hayır.Bunu kabul etmiyorum. Ziyan olan hiçbir şey yok.Resmi dairelerin, birçok kurumun binaya ihtiyacı var, ihtiyacı olan herhangi bir kurum için alıp bu binayı kullanabilir.

Yanlışı devam ettirmenin kimseye faydası yok. İnsanlar hastanede ve Adliyelerde huzurlu olmak ister. İkisine de gittiğinde insanlar biraz korkar.Bunlar hayati yerler. Sakarya’da Adliye sorunu, Kadın ve Çocuk Hastanesindeki sorun kadar vahim bir sorundur. Şehirde huzursuzluğu arttıracaktır.

Sakarya 4 ncü Asliye Hukuk Mahkemesi açıldı, kapandı. Bu bir ihtiyaç. Tüketici Mahkemesi vs. lazım. Adalet bu yüzden sadece gecikmiyor aynı zamanda yanlış karar veriyor.Hakim tam anlamıyla ağlıyor. Ben burada nasıl adaletli karar vereyim diyor. Orada dosyası olan insanlarımız bu mahkemeden  nasıl sağlıklı bir karar alabilirler?

 

 

“HAKİMLER SAVCILAR ADLİYE ÇALIŞANLARI VE TÜM VATANDAŞLAR HUZURSUZ”

 

Yeni Adliye binasının yapılması şehri yönetenlerin üzerinde bir borçtur. Adliye acil bir ihtiyaçtır ve bina beni buradan kaldırın demekte. Hakimler, savcılar ve vatandaşlar huzursuz. Çünkü mekan çalışmaya uygun değil.

Yapacağımız Adliye ulaşım mekanlarına uygun yerde olmalı. Vatandaş tek araçla Adliyeye gelebilmeli. Otostop çekerek gelmemeli. 24 saat ulaşımın rahat olduğu bir yerde inşa edilmeli. Vatandaş tek araçla Adliyeye gelebilmeli.

 

“BÖLGE ADLİYE” KONUSUNDA BİZİ DİNLEMEDİLER

 

Bölge Adliye Mahkemesinin şehrin içinde olması şart değil, buraya şehrin içine Sakarya Adliye binasını yapalım dedik. Bölge Adliye binasını şehrin dışına yapın burası 5-6 ilin bağlı olduğu bir yer dedik. Ama yapılan nedir? Bölge Adliye Mahkemesi Şehir içinde, Sakarya Adliyesi şehir dışında kaldı! Şimdi doğrusu bu muydu?Olması gerekenin tam tersi yapıldı.

Bunun ne kadar yanlış olduğu gün gibi ortada.

Bölge Adliyesinin Sakarya'da yapılmasına vesile olanlara çaba gösterenlere teşekkür ediyorum. Ancak yanlış bir yerde yapıldı. Keşke yeri daha isabetli olsaydı.

 

BAKAN BİLE “TÜKÜRÜĞE BOĞMALI” DEDİ

 

Cinsel istismarlar ciddi bir ahlaki çöküntüdür ve önemli tedbirler alınmalı. İstismarı teşvik edecek herkes cezalandırılmalı. 6 yaşında çocuklar evlenebilir diyen zad hakkında suç duyurusunda bulunduk. Sağlık Bakanı “Toplum bu sözü söyleyeni tükürüğe boğmalı” dedi. Doğru bir sözdü. Çocukları istismar eden, suçluları teşvik edecek her kişi cezalandırılmalı. Aileler ve öğretmenler bilinçlendirilmeli. Risk noktaları konusunda uyarılmalı. Tecavüze yeltendiren hastalığın kaynağı nedir tespit etmemiz lazım.. Uzmanlara bu noktada görev düşüyor. Kurumlar ortak hareket etmeli. Pedagoglar işin içinde olmalı. Bataklık kurutulmalı. Kendi öz kızına tecavüz eden bir baba olabilir mi? Bu bataklık nasıl oluştu, bunu kurumlar ve uzmanlar tespit edip, sorunu çözmeli.

 

“120 ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARA UĞRADI”

 

2014 sonu itibariyle mahkemelere intikal eden rakamlara göre,120 çocuk cinsel istismar yüzünden mağdur durumda. Buna mahkemeye intikal etmeyenler dahil değil. Baromuz, Çocuk Hakları Merkezi ile bu tür mağduriyetlerin takipçisi olacak. Ailelere sesleniyoruz, istismarı duyan veya şahit olanlar bizi bilgilendirsinler, Baromuza sığınsınlar. Bu olay toplumun kanayan yarası, birlikte çözmemiz gerek…

 

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI

 

Geçmişte Toplum Destekli Şube Müdürlüğü’nün kadına karşı şiddet programlarına katıldım. Şiddetin sosyal ve hukuki sonuçları hakkında bilgiler verdim. Bir rapor yazdık. İnsanların çok bilinçsiz olduğunu gördük. Mahalle mahalle gezdiğimiz yerlerde kadınlar bize “Evlenmeden önce bunları yapsaydınız ya” dediler.Aile toplumun yapı taşıdır.

Hazırladığımız raporda, bu çok güzel, bilinçlendirme faaliyetleri devam etmeli ama evlilik öncesinde adayları bilgilendirici seminerler düzenlenmeli dedik…. Eş adayları empati eğitimi almalı dedik. Sorun çözme konusunda eğitim almalı dedik. Beden dili ve öfke ile ilgili eğitilmeli dedik. Bunlar toplumun taşları. Buna emek vermek gerek. Hükümetimiz bugün ailelere 3 çocuk yapmayı tavsiye ediyor ancak bu çocukların nasıl büyüyeceği ve yetiştirileceği de çok önemli bir meseledir

Sağlam psikoloji ve karakter nerde alınır? Tabi ki ailede… Suça bulaşan genç bir nesil topluma ne kadar faydalı olabilir?

Aile terapisti, pedagog ve hukukçular, Belediyelere evlenmek için başvuran eş adaylarına eğitim versin istiyoruz. Bu konuda Evlendirme Dairesiyle, Valilikle birlikte hareket etmeyi arzu ediyoruz.”