Haber Detayı

DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü… Hakları sık sık ihlal edilen, sömürülen, çalıştırılan, küçücük bedenleri şiddete, istismara uğrayan, sokaklarda yaşayan, eğitim hakkı sekteye uğrayan, güvenli topraklara ulaşmaya çalışırken boğulup can veren çocukların da günü. Ne yazık ki en çok hakları ihlal edilen çocuklara, gözyaşlarıyla ıslanmamış bir dünya bırakma isteğimiz bir türlü gerçek olmuyor, olamıyor. Sakarya Barosu Çocuk Hakları Merkezi çatısı altında hak ihlallerine karşı verdiğimiz mücadelenin güçlenerek büyümesi, birlikten doğacak kuvvetin çocukları sarıp sarmalaması için adı geçen Baroların Çocuk Hakları Merkezleri ile ortak çalışmalarımız devam etmektedir.  Bu çalışma kapsamında hazırlanan ortak basın açıklamasını kamuoyu ile paylaşmadan önce ilimizdeki sorunları da ayrıca değerlendirmek gerekmektedir.

Öncelikle uzun zamandır hayalini kurduğumuz ve bunun için başta Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş olmak üzere, Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü, Sakarya İl Jandarma Komutanlığı, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, Sivil İnisiyatifler ve Derneklerle yaptığımız tüm görüşmelere ve aldığımız sözlere rağmen halen ilimizde bir ÇOCUK İZLEM MERKEZİ açılmış değildir. İstismar mağduru çocukların ‘’ADLİ VAKA ‘’ haline geldikten sonra yaşadıkları ek travmalar devam etmektedir. En kısa zamanda Sakarya’da Çocuk İzlem Merkezi kurulması, mağdur çocukların daha fazla mağdur olmaması için elzemdir. İlimizde mülteci sıfatını alamamış, Sığınmacı adı altında bir çok haktan mahrum göçmen çocuk bulunmaktadır. Bu çocukların da çocuk olma hakkını korumak adına gerekli önlemlerin en kısa sürede alınması gerekmektedir.

Çocukların hak ettiği daha güvenilir bir dünya dilekleriyle 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü Merkezimiz adına kutlarım.

 

                     SAKARYA BAROSU ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ BAŞKANI

                                       AVUKAT ELİF ERDEM DÜZGÜN

 

BAROLAR ARASI ÇOCUK HAKLARI MERKEZLERİ ORTAKLIĞI

BASIN AÇIKLAMASI

ÇOCUKLARIN “ÇOCUK” OLDUĞUNUN BİLİNCİYLE DEVLETE VE KAMUOYUNA SESLENİYORUZ…

Tarihte en geniş katılımlı insan hakları belgesi olarak tanımlananÇocuk Haklarına Dair Sözleşme,  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. Modern çocuk hakları ve çocuk adalet sistemi paradigmasına da ışık tutan sözleşme ile devletler; ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleşmişlerdir. Ancak bu noktada söz konusu değerlerin içselleştirilmesi sorunsalı gündeme gelmektedir.

Çok değil, 02.09.2015 tarihinde üç yaşındaki Alan Kurdi’nin sahile vuran cesedi, insanlığın kendisi ile yüzleşmesine neden oldu.  Alan Kurdi, ailesi ile birlikte gayrı resmi olarak Muğla'nın Bodrum İlçesi’nden Yunanistan'ın İstanköy Adası’na şişme botla geçmeye çalışırken annesi ve kardeşi ile birlikte boğularak hayatını kaybetmişti.

Suriye’deki içsavaş nedeniyle yaşanan kitlesel göçlerde, ülkemizdeki göç yönetimi ve yasadışı göçle mücadeledeki yetersizliklerden en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu; bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği görülmektedir. Yasal kapsamda yaşama, sağlık, eğitim ve barınma haklarına ilişkin düzenlemeler mevcut olmakla birlikte, göç yönetimindeki idari yetersizlikler ve altyapı sorunları nedeniyle sığınmacı ve mülteci çocuklar yasaların sağladığı bu haklara erişememekte, iyi beslenememekte, sosyal izolasyon ortamında büyümekte, hastalandıklarında uygun tedaviler görememekte,  nitelikli eğitim haklarından mahrum kalmakta ve her türlü riske açık hale gelmektedirler.

      Mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhuşu ve ticareti de mücadele edilmesi gereken  komplike sorunlar olarak artış göstermektedir. BM Çocuk Haklarına Dair  Sözleşme’nin 22. maddesi’ne göre, Türkiye kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların Sözleşme’de yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
      Çocuklara yönelik bu risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi, göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi, yasa dışı göç ve insan ticareti ile mücadelede eden kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eş zamanlı olarak uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturulması, göçmenlerin topluma entegrasyonu için politikalar geliştirilmesi, özellikle çocuk ölümleri, çocuk ticareti ve  fuhuşuna  ilişkin soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması gerekmektedir.
      Çocukların, sadece savaş hallerinde değil her türlü silahlı çatışma ortamında gerek doğrudan ve gerekse yakınlarının uğradığı zarar nedeniyle dolaylı olarak en çok risk altında bulunan kesim olduğu;   yaşama ve korunma  haklarının etkin bir şekilde sağlanması gerektiği tüm uygar toplumlarda genel kabul gören bir durumdur. Ülkenin bazı il ve ilçelerinde bir süredir devam etmekte olan silahlı çatışmalar, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, devletin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülüklerini işletmesini zorunlu kılmaktadır. Sözleşme kapsamında devlet (m.38), çocukların yaşama hakkını teminat altına almak zorunda olduğu gibi silahlı çatışmalardan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak üzere mümkün olan her türlü önlemi de almak zorundadır.Yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara yönelik soruşturmanın bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturma ve dava aşamalarında ölüm olaylarında hayatını kaybedenlerin yakınlarının hukuki süreçlere katılımının sağlanması ve soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereğidir.
            Çocuk hakları bağlamında, uzun yıllardır, özellikle fiziksel ve cinsel olmak üzere çocuğa yönelik her türlü istismarın yaşandığı ve sık sık toplumda infial uyandıran şekilde gündeme gelen sorunlardan biri de çocuk cezaevleridir. Bugün, çocuk cezaevlerinin var olma nedenlerinin tartışıldığı ve kaldırılmaları gerektiği yönünde oluşan sivil inisiyatiflerinçalışmaları göz ardı edilemeyeceği gibi, kapalı kurumların doğası gereği kendi şiddetini ürettiği yönündeki toplumsal gerçeklik karşısında, mevcut şartlarda cezaevleri ve tutukevlerinin öngörülen “iyileştirme” amacını gerçekleştiremediği açıktır.Tutuklamanın bir cezalandırma ve infaz olarak kullanıldığı ceza adalet sistemi içerisinde, çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılmasının en son çare olarak kullanılması gerektiği yönündeki uluslararası ilkenin, çocuğa yönelik koruma ve önleme noktasında gerekli altyapıyı oluşturamamış ülkemizde  içselleştirilmediği görülmektedir.

 
            Ceza ve tutuk evlerinde yaşanan hak ihlalleri karşısında kısa ve orta vadede, etkin soruşturma mekanizmalarının işletilmesi, faillerin cezalandırılması için etkin ve süratli yargılama yapılması; hak ihlallerinin tespiti için bağımsız izleme mekanizmalarının geliştirilmesi gerekmektedir.
            

             BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede yer aldığı şekilde,devletlerin çocukların haklarının gözetilmesinde uymakla yükümlü oldukları asgari standartları  esas alan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu halen gerekli altyapısı oluşturulamadığı için amacına uygun şekilde işlerliği sağlanamamaktadır. Korunma ihtiyacı olan çocuklar için öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin sağlıklı işlemesi için bir an önce idari alt yapının güçlendirilmesi, kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi, durum analizi yapılarak eksikliklerin giderilmesi sağlanmalıdır.
Açıklamada imzası bulunan Barolar Çocuk Hakları Merkezleri olarak, “çocukların çocuk olduğu” bilinciyle, yukarıdaki önerilerin hayata geçmesi için başta devlet olmak üzere ilgili tüm kişi ve kurumları yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi içini yapılacak planlamalarda üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirmeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla beyan ederiz.

SAKARYA BAROSU , ANKARA BAROSU, GİRESUN BAROSU, ADANA BAROSU, AYDIN BAROSU, HATAY BAROSU, BURSA BAROSU, KÜTAHYA BAROSU, BARTIN BAROSU, MALATYA BAROSU, BATMAN BAROSU, MANİSA BAROSU, BİTLİS BAROSU, MERSİN BAROSU, DENİZLİ BAROSU , MUĞLA BAROSU, DİYARBAKIR BAROSU, ORDU BAROSU, ELAZIĞ BAROSU, ESKİŞEHİR BAROSU, SAMSUN BAROSU, GAZİANTEP BAROSU, URFA BAROSU,TEKİRDAĞ BAROSU ÇOCUK HAKLARI MERKEZ VE KOMİSYONLARI