Haber Detayı

SAKARYA BAROSU’NDAN AVUKATLAR GÜNÜNDE ÖNEMLİ MESAJLAR

“TEK DÜŞMANIMIZ DÜŞMANLIKTIR”

 

Sakarya Barosu Avukatları, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törende bir araya geldi.

Sabah saat 10.00 da Atatürk Anıtına çelenk bırakılması, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Baro Başkanı Av. Zafer Kazan, günün anlam ve önemine dair duygu ve düşüncelerini ifade ettiği mesajını basın ve kamuoyu ile paylaştı.

 

“MEMLEKET İSTERİM”

 

Konuşmasına C.Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim. Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.” dizeleri ile başlayan Başkan Kazan, ülke olarak kuruluşundan bu yana belki de en zor günleri yaşadığımız şu dönemde Cumhuriyetimizin bütün kuruluş değerlerini yitirme noktasına geldiğini belirtti.

 

“DEVLETLER ADALET ÜZERE KAİMDİR”

 

Bir devletin ayakta kalabilmesinin ilk şartının adalet olduğuna vurgu yapan Başkan Kazan: “Devletler ve milletler adalet üzere kaimdir. Bir türlü geliştirip adalet dağıtmasını sağlayamadığımız yargı sistemimiz bugün hukukun alfabesini dahi unutma unutturulma halini yaşamaktadır.” şeklinde devam ettiği konuşmasında yargının gelmiş olduğu noktadan duydukları rahatsızlığı dile getirdi.

 

“DEMOKRASİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DİYORUZ”

 

“Demokrasi diyoruz, üstünlerin değil hukukun üstünlüğü diyoruz, bağımsız bir yargı diyoruz ve bunu sağlayacak yollar arıyoruz. Bu yolun kuvvetler ayrılığından, güçlü bir meclisten, güçlü ve bağımsız bir yargıdan geçtiğini çok iyi biliyoruz.” diyen Başkan Kazan güçler ayrılığı ilkesinin vazgeçilmezliğine vurgu yaptığı basın açıklamasında tarafsız bağımsız yargı temennilerini tekrar etti.

 

TUTUKLU AVUKATLAR

 

Sakarya Barosu olarak 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında hukukun üstünlüğünden, demokrasiden ve ülke bütünlüğünden yana güçlü bir taraf olduklarını hatırlatan Başkan Kazan, yargılamalar ile ilgili olarak “Magna Carta’dan beri kanunsuz suç ve ceza olmaz, cezalar geriye yürümez. Kimin suçlu kimin masum olduğu hukukun bu temel kaideleri dikkate alınarak yapılır ise ortaya çıkabilecektir” diyerek Voltaire’in “İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır” sözünü hatırlattı. Mahatma Gandhi’nin “adaletsizlik ancak adaletle yıkılabilir” sözüne de dikkat çeken Başkan Kazan tutuklu Avukatların tutuksuz yargılanmalarını gerektiğini ifade ederek “Kanun tutukluluk tedbirdir der. Tutuklama bir cezalandırma aracı değildir. Masumiyet karinesi ise yine kadim bir hukuki kaidedir. Bu itibarla bizler meslektaşlarımızın bir an önce tahliye edilmelerini ve tutuksuz yargılanmalarını istiyoruz. Bu durumu tedbirin cezaya dönüşmemesi ve adaletin tesisi için son derece önemli görmekteyiz.” diyerek uyarılarda bulundu.

 

SORUMLULAR AVUKAT MİLLETVEKİLLERİDİR!

 

Sakarya gündeminden düşmeyen Adliye Binası ile ilgili de değerlendirme yapan Başkan Kazan, tüm Türkiye’de geniş adliye sarayları yapılmasına karşın ilimizin bundan mahrum bırakılmasının sorumlusunun avukat milletvekilleri olduğunu söyledi.

“Artık biz kendilerinden adalet ve yargı hizmetleri ile ilgili hiç bir şey beklemiyoruz. Bu şehirdeki adliye binası ayıbının öncelikli sorumlusu avukat milletvekilleridir. Herkes bilsin ve duysun ki biz bugün artık adaletin binası ile ilgilenmiyoruz zira yargının ve hukukun içindeki yangın bizi daha çok ilgilendiriyor. Nereye isterseniz oraya yapın Adliyeyi. Bu halka nasıl ve nerede bir Adliye layık görüyorsanız oraya yapın” diye konuşan Başkan Kazan birçok baro başkanının defalarca kendileriyle görüşmesine rağmen, adliyenin perişan halini anlatmasına rağmen, ‘gerek yok’, ‘adliyemiz yeterli’, ‘ajite ediyorsunuz’ gibi cevaplar veren avukat milletvekillerinin duyarsızlığını sorumlu gösterdi.

 

KOKTEYL

 

Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş ve Avukat Eşi Aylin Özer Coş, Sakarya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Semih Akgün, Adapazarı Kaymakamı Yusuf Ziya Çelikkaya, Demokrat Parti İl Başkanı İsmail Ergül, Ziraat Odası Başkanı Hamdi Şenoğlu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Ertuğrul Kocacık, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur, Türkiye Kadınlar Birliği Başkanı Tevhide Yağan ve beraberinde yönetim kurulu üyeleri, Muharip Gaziler Derneği Başkanı Erol Demir ve yönetim kurulu üyeleri, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Fatma Şengül, Gazeteci Cevdet Güngör ve çok sayıda avukatın katılımı ile gerçekleşen kokteylde avukatlar günü kutlandı.

İşte Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan’ın 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle kamuoyu ile paylaşmış olduğu çarpıcı o açıklama;

 

“MEMLEKET İSTERİM”

“Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun” (Cahit Sıtkı Tarancı)

Kuruluşumuzdan bu güne Baromuzda görev yapmış hukukun üstünlüğü ve adaletin tecellisi adına insan hakları mücadelesinin bayraktarlığını yapmış vefat eden tüm başkan yönetici ve mensuplarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.

 

BİZİ MİLLET YAPAN DEĞERLERİ KAYBEDİYORUZ

Zannediyorum memleketimizin belki en zor yıllarını yaşıyoruz. Büyük Atatürk’ün bilimi rehber edinen, eğitimli, sevgi dolu, pırıl pırıl genç nesillerin geleceğe taşıyacağı umuduyla kurucusu olduğu Cumhuriyetimizin bugün bütün kuruluş değerlerini yitirecek noktaya gelmesi ne kadar hazin ve ne kadar keder vericidir. Zira bir topluluğu millet yapan değerleri dahi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Ortak bir gelecek ancak acıda birlik, kederde birlik, sevinç ve kıvançta birlik, sevgi ve saygı dili ile hukuk ile mümkündür. Ancak içine düştüğümüz öfke ve düşmanca söylemler bizi hızla ayrıştırıyor ve birbirimizden nefretle uzaklaştırıyor.

 

HUKUKTAN ŞAŞMAYIN

Yine devletler ve milletler adalet üzere kaimdir. Ancak yine bir türlü geliştirip adalet dağıtmasını sağlayamadığımız yargı sistemimiz bugün hukukun alfabesini dahi unutma unutturulma halini yaşamaktadır. Demokrasi ve demokratik değerleri korumak hukukun üstünlüğünü korumak ile mümkündür. Hukukun pusulasından sapmış bir geminin demokrasi rotasında yol alması mümkün değildir. Böyle bir geminin varacağı liman huzur, birlik, beraberlik, barış ve kardeşlik olamayacaktır. İşte bu tehlikelere dikkat çekerek yetkili makamlarda bulunan herkesi birlik ve beraberlik dili kullanmaya adalet duygusuna ve hukukun temel ilkelerine riayet etmeye davet ediyoruz.

 

BAĞIMSIZ YARGI, GÜÇLÜ MECLİS

Biz bu memlekette hayatlarımızı dostça paylaşmak istiyoruz, “kimdensin nerdensin” demeden birbirimize sarılmak istiyoruz, ekmeğimizi paylaşmak ve her düşünceye saygı içinde yaşamak istiyoruz. İşte bu yüzden demokrasi diyoruz, üstünlerin değil hukukun üstünlüğü diyoruz, bağımsız bir yargı diyoruz ve bunu sağlayacak yollar arıyoruz. Bu yolun kuvvetler ayrılığından, güçlü bir meclisten, güçlü ve bağımsız bir yargıdan geçtiğini çok iyi biliyoruz.

 

ANAYASA TOPLUM SÖZLEŞMESİDİR

Acaba 16 Nisanda halkımızın onayına sunulacak olan Anayasa değişikliği bizlere hayalini kurduğumuz birlikte mutlu bir geleceği sağlayacak mıdır? Özlemini duyduğumuz her düşünceye saygı anlayışını ve demokrasimizi güçlendirecek midir? Görünen o ki bu anayasa değişikliği daha halkımızın onayına sunulmadan aramıza düşmanlık tohumları savurmuş, evet diyeni hayır diyene, hayır diyeni evet diyene hasım haline getirmiştir. Oysa Anayasalar bir toplum sözleşmesidir. Sözleşmeler önce konuşarak maddeler üzerinde uzlaşarak ve sonra gönül rızası ile imzalanarak geçerlilik kazanırlar. Kavga ederek sözleşme imzalanmaz. Önce düşmanca söylemlerden vazgeçmek ve sakince konuşmamız gerekmektedir. Bu itibarla biz hukukçular herkesi her şeyden önce sözleşme imzalamanın asgari şartı olan sükûnete davet ediyoruz. Lütfen kimse kimseyi düşman ilan etmesin. Tek derdimiz birliğimizdir, herkesin birbirine saygı duyduğu güçlü bir demokrasidir, bağımsız bir yargı hayalidir, kadınlarımızın mutlu erkeklerimizin huzurlu çocuklarımızın neşeli olduğu yarınlarımızdır. Tek düşmanımız düşmanlıktır. Bu nedenle kim hangi tercihte bulunursa bulunsun, öncelikle ve evveliyatla bu düşmanlığa “hayır” demelidir.

 

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE DEMOKRASİDEN TARAFIZ

Avukatlar demokrasinin, hürriyetlerin, özgürlüklerin, hukukun ve yurttaşın temel haklarının en büyük teminatıdır. Bu itibarla avukatın hakkı aslen yurttaşın hakkıdır. Avukatın sorunu, esasen hak arama özgürlüğünü kullanan yurttaşın sorunudur. Ancak hemen ifade etmeliyim ki en büyük meslek sorunumuz hukuksuzluk ve demokrasi yoksunluğudur. Zira hukuk ve demokrasi avukatların varlık sebebidir. Hukuk yoksa avukat işlevsizdir, demokrasi yoksa gerçekte bir avukat yoktur. Avukatlar ancak ve ancak bir hukuk ve demokrasi ikliminde yaşayabilirler. Sakarya Barosu olarak bizler hukuka ve demokratik düzene yapılan tüm saldırılara karşı hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden yana taraf olduğumuzu bu güne kadar defalarca dile getirdik.

 

15 TEMMUZDA HAİNLERİN KARŞISINDA DURDUK

15 Temmuz hain kalkışmasına karşı da hukukun üstünlüğünden demokrasiden ve ülke bütünlüğünden yana güçlü bir taraf olduğumuzu ilk saatlerden itibaren ifade ettik ve şüphesiz ki bu esaslı duruşumuz meslektaşlarımızın varlık nedeni olan hukuk ve demokrasi inancı ve hayali ile devam edecektir.

Yine daima dikkat çektik ki suçlu ile masumun ayrılması hayati bir adalet sorunudur. Magna Carta’dan beri kanunsuz suç ve ceza olmaz, cezalar geriye yürümez. Kimin suçlu kimin masum olduğu hukukun bu temel kaideleri dikkate alınarak yapılır ise ortaya çıkabilecektir.

 

TUTUKLULUK CEZALANDIRMA YÖNTEMİ DEĞİL TEDBİRDİR

Voltaire’in dediği gibi, İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır. Bu güne kadar yapılan bir haksızlığı ve adaletsizliği yıkmak gerekiyorsa eğer bu durumda da yine Mahatma Gandhi’nin dediği gibi, “adaletsizlik ancak adaletle yıkılabilir.” Adaletsizliğin yıkılması ve adaletin tesisi ise ancak Avukatların etkili olduğu bir yargılama sayesinde mümkündür.

Adaletin tesisi için hayati önemde olan avukat meslektaşlarımızdan bugün bazılarının hala tutuklu olmaları bizler için büyük bir üzüntü kaynağıdır. Kanun tutukluluk tedbirdir der. Bir cezalandırma aracı değildir. Masumiyet karinesi ise yine kadim bir hukuki kaidedir. Bu itibarla bizler meslektaşlarımızın bir an önce tahliye edilmelerini ve tutuksuz yargılanmalarını diliyoruz. Bu durumu tedbirin cezaya dönüşmemesi ve adaletin tesisi için son derece önemli görmekteyiz.

 

TARİHİ SORUMLULUK

Bugün Avukatlar ve Barolar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yüklendiği vazife gibi büyük ve tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Halkımıza daima hukuku anlatacağız, demokrasiyi anlatacağız, huzuru ve birliği temin edecek yolları anlatacağız ve bundan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz.

 

ADALETE NE KADAR DEĞER VERDİĞİNİZİ GÖRECEĞİZ

Bu gün münasebetiyle bir hususa daha değinmek isterim. Malumunuz Türkiye'nin her yerine gayet güzel adliye binaları yapıldı. Ancak Sakarya’mız bu konuda yetim kaldı. Bu güne kadar sahip çıkanı olmadı. Bugün artık ifade etmek isterim ki şehrimizin bundan mahrum olması öncelikle aramızdan çıkan ve bir kez dahi Sakarya’nın adalet hizmetleriyle ilgilenmemiş olan avukat vekillerimiz sebebiyledir. Kendileri önceden avukattı ve baromuza kayıtlıydı. Ancak m.vekili olunca avukat olduklarını unuttukları gibi bu güne kadar, şahsım da dahil olmak üzere, birçok baro başkanımızın defalarca kendileriyle görüşmesine rağmen, adliyenin perişan halini anlatmasına rağmen, “gerek yok”, “adliyemiz yeterli”, “ajite ediyorlar” gibi pervasız cevaplar vermişler ve adliyenin durumu hiçbir şekilde umurlarında olmamıştır. Biz kendilerinden artık adalet ve yargı hizmetleri ile ilgili hiç bir şey beklemiyoruz. Bu şehirdeki adliye binası ayıbının öncelikli sorumlusu avukat m.vekilleridir. Herkes bilsin ve duysun ki biz bugün artık adaletin binası ile ilgilenmiyoruz zira yargının ve hukukun içindeki yangın bizi daha çok ilgilendiriyor. Nereye isterseniz oraya yapın. Bu halka nasıl ve nerede bir bina layık görüyorsanız oraya yapın adliyeyi. Ancak şehrin en değerli arazilerine avm ve belediye binaları yaparken adliyeyi nereye ve nasıl yaptığınız adalete gönlünüzde ne kadar yer ve değer verdiğinizi de gösterecektir. Kim bilir bugüne kadar yapmadığınız gibi belki bundan sonra da görev süreniz içinde bu şehre bir adliye yapmaz ve adaletin gönlünüzde belki de hiç olmayan yeri ve değeri bu şekilde tezahür eder.

 

ZOR VE ÇİLELİ MÜCADELE

Sözlerime son verirken bir kez daha vurgulamak isterim ki, Cumhuriyet tarihimizin en zor dönemlerinden birinde bize düşen bu zor ve çileli mücadele içinde, yurttaşlarımızın ve çocuklarımızın mutlu geleceği için hayaller kuracağız. Onları büyütecek ve gerçek bir hukuk ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Bir gün gerçekten kutlayacağımız bir avukatlar günü diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum…”

 

Av. Zafer KAZAN

Sakarya Barosu Başkanı