“SAKARYAMIZ HUZUR KENTİDİR. İLİMİZİN BÖYLE BİR OLAY İLE GÜNDEME GELMESİNDEN DOLAYI ÇOK ÜZGÜNÜM”

İlimiz Kaynarca İlçesinde biri anne karnında iki bebeğin ve annelerinin hunharca katledilmesinin ardından gerek yerel gerek ulusal basında vahşete duyulan tepkiler ve yankıları devam ediyor.

Sakarya Adliyesi önünde canlı yayın Anahaber bülteninde CNN Türk’e konuşan Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan 10 aylık bebeği ile birlikte vahşice katledilen Emani Al-Rahmun’u anarak tüm vicdan sahiplerine başsağlığı diledi.

Sakarya’nın böylesi bir vahşetle gündeme gelmesinden dolayı üzüntülerini ifade eden Başkan Kazan: “Sakarya’mız esasen bir huzur kentidir. Böylesi bir olay ile ilimizin gündeme gelmiş olmasından dolayı çok üzgünüm” şeklinde konuştu.

“MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI DEĞİL!”

İlimizde vuku bulan bu vahşeti mülteci düşmanlığı ile ilişkilendirilmesini doğru bulmadığını ifade eden Başkan Kazan: “Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu olayın mülteci düşmanlığı ile bir ilgisi yok. Sakaryalı halkımız misafirperverdir ama böylesi cani ruhlu insanlar her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda yer almış olması ziyadesi ile üzüntü kaynağıdır. Çok temel bir sorun var; zayıf görünen, kimsesiz görünen insanların korunaksızlığı söz konusudur” dedi.

ENGELLİ BİR KADINA DA SALDIRMIŞ

Vahşeti gerçekleştiren zanlılardan biri olan B.K. için daha öncesinde de engelli bir kadına yapmış olduğu saldırı ile “nitelikli cinsel saldırı” suçundan hüküm giydiğini açıklayan Başkan Kazan şu değerlendirmelerde bulundu: “Zanlı B.K.’nın daha önce hüküm giydiği karara da bakarsanız eğer zihinsel engelli bir kadına böyle bir saldırıda bulunmuş. Olayın mağduru toplumda yine dezavantajlı konumda olan bir kimsedir. “

“NİTELİKLİ BİR POLİTİKA İZLEMELİYİZ”

“Karşımıza çıkan sorun şu ki, toplum içinde daha çok dezavantajlı durumda bulunan kişiler hedef olarak belirleniyor. Gerek çocuk haklarının gerek kadın haklarının çok daha özel bir hassasiyetle üzerinde durulması ve nitelikli bir yaklaşım gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde düşüncelerini ifade eden Başkan Kazan konunun çok daha geniş bir kapsamda sosyolojik ve psikolojik olarak da değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.