Haber Detayı

BARO BAŞKANIMIZ AV. ZAFER KAZAN 34. HAFTASINDA ADALET NÖBETİNE DESTEK VERDİ

Cumhuriyet Gazetesi davasında tutuklu gazeteciler için başlatılan adalet nöbetine 34. haftasında Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan destek verdi.

 BASINA ÖZGÜRLÜK

 Cumhuriyet Gazetesi soruşturmasında tutuklanan gazeteciler için başlatılan adalet nöbeti 34. haftasında Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan’ın yapmış olduğu basın açıklaması ile devam etti. Ellerinde Avukat Akın Atalay’ın resimlerini taşıyan Avukatlar “Savunmaya Özgürlük” “Akın Atalay Serbest Bırakılsın” pankartları ile adalet nöbetine destek verdiler.

 TRAJEDİ

 Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan: “Adalet sarayı önünde adalet nöbeti tutmanın trajedisini yaşıyoruz. Evet, Adalet için buradayız. Hukuk için buradayız. Her mahkemenin üzerinde, her yargıcın arkasında “adalet mülkün temelidir” diye yazar. İşte biz 34 haftadır tüm yargıçlara bunu hatırlatmak için buradayız çünkü Hukuk Adaletin kaidesidir.” şeklinde başladığı basın açıklamasında hukuksuzluğun en fazla vurduğu meslek grubunun gazetecilik olduğuna vurgu yaptı.

 KALEMLERİNİ SATMADILAR

Gazeteleri ve gazetecileri susturma gayretlerinin sadece günümüze özgü olmayıp tarih boyunca süregelen bir hastalık olduğunu ifade eden Başkan Kazan: “Gerçekleri yazmakta kararlı olan yazarlar, gazeteciler, baskıya, zorbalığa karşı direnmiş, Hasan Fehmi gibi, Metin Göktepe gibi, Abdi İpekçi gibi, Ahmet Taner Kışlalı gibi, Çetin Emeç gibi, Uğur Mumcu gibi ve daha niceleri korkakça öldürülmüş, susturulmuş ama yaşamları pahasına olsa da kalemlerini satmamışlar ve bu onurlu koşunun sahipleri olmuşlardır.” dedi.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Konuşmasına “Ne acı ki bugün tutuklu olan Cumhuriyet yazar ve gazetecileri de “basın özgürlüğümüz vuruldu imdat” diye bağırdığı halde vuranlar değil “imdat” diyenler katil muamelesi ile hapishaneye sürüklenmiştir.” diyerek devam eden Başkan Kazan demokrasinin vazgeçilmez şartının ifade ve basın özgürlüğü olduğuna dikkat çekti.

 Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan’ın Çağlayan Adliyesi önünde yapmış olduğu basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

 

ADALET NÖBETİNDE 34.HAFTA

 Değerli dostlar Adalet nöbetinin 34.Haftasında Sakarya Barosu Başkanı olarak aranızdayım. Evet, Adalet için buradayız. Hukuk için buradayız. Basın özgürlüğü için buradayız. Cumhuriyet için buradayız. Ben de başta Ahmet Şık olmak üzere tutuklu ve yargılanmakta olan Cumhuriyet gazetesi yazarları için buradayım.  Her mahkemenin üzerinde, her yargıcın arkasında “adalet mülkün temelidir” diye yazar. İşte biz 34 haftadır tüm yargıçlara bunu hatırlatmak için buradayız! Hukuk diyoruz. Çünkü Hukuk Adaletin kaidesidir! Barışın, huzurun, özgürlüklerin kaynağıdır. Hukuk, bağımsız mahkemeler demektir, yargıçların cesaret ve korku duyguları hissetmeden sadece ve sadece hukuka ve yasalara göre karar verebilmesi demektir.

HASAN FEHMİ

Evet, 34 haftadır basın özgürlüğü için adalet nöbetindeyiz ama esasen bu nöbet 1909 yılının 6 Nisan akşamında Galata köprüsü üzerinde öldürülen Hasan Fehmi’nin kanının Haliç sularına damladığı günden beri devam etmektedir. Fakat şu trajediye bakın ki, vurulan ve kanlar içinde yere serilen Gazeteci Hasan Fehmi ‘Polis yok mu’ diye feryat ederken ortaya çıkan polis ‘imdat’ diye bağıran yaralı Hasan Fehmi’yi ‘katil’ sayarak karakola sürükler. “Ben yaralıyım, katil oradadır” feryadına ise kulak asmaz polis. Ne acı ki bugün tutuklu olan Cumhuriyet yazar ve gazetecileri de “basın özgürlüğümüz vuruldu imdat” diye bağırdığı halde vuranlar değil “imdat” diyenler katil muamelesi ile hapishaneye sürüklenmiştir.

 KORKAKÇA ÖLDÜRÜLDÜLER

Zannediyorum hukuksuzluğun en fazla vurduğu meslek grubudur gazetecilik! Bu ülke kahpe kurşunlarla öldürülen nice gazetecinin tabut içinde taşınmasına, hapishane hücrelerine tıkılmasına tanık olmuştur. Kimileri “hoşgörü” ile satın alınmak istenmiş ve yazarları yazarkasaya dönüştürülmüş, kimileri tehdit edilmiş, kimileri hücrelere atılmış ve birçoğu da Hasan Fehmi gibi, Metin Göktepe gibi, Abdi İpekçi gibi, Ahmet Taner Kışlalı gibi, Çetin Emeç gibi, Uğur Mumcu gibi ve daha niceleri korkakça öldürülmüş ve susturulmuştur.

SÜREGELEN BİR HASTALIK

Görüldüğü gibi gazeteleri ve gazetecileri susturma veya yazarkasaya dönüştürme gayretleri günümüze özgü olmayıp tarih boyunca süregelen bir hastalıktır. Ama gerçekleri yazmakta kararlı olan yazarlar, gazeteciler, baskıya, zorbalığa karşı direnmiş ve yaşamları pahasına olsa da kalemlerini satmamışlar ve bu onurlu koşunun sahipleri olmuşlardır.

NÖBET BAYRAĞINI TAŞIMANIN TAM ZAMANI

Değerli dostlar görüldüğü gibi hukukun içler acısı hali herkesten daha çok basını ve gazetecileri vuruyor, tehdit oluşturuyor. Demokrasinin vazgeçilmez koşulu ifade ve basın özgürlüğüdür. Basın özgür değilse, yapılan şey zaten gazetecilik değil propaganda yapmaktır.

O halde Hasan Fehmi’lerden devralınan bu onurlu koşunun nöbet bayrağını adalet için, hukuk için, demokrasi için, basın özgürlüğü için taşımanın tam zamanıdır diyoruz.

Ve yine diyoruz ki;

 

“Tam çağı işe başlamanın doğan günle,                                  Yollar kesilmiş alanlar sarılmış,

Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden,                                  Tel örgüler çevirmiş yöreni,

Her satırında buram buram alın teri,                                       Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende,

Her sayfası günlük güneşlik..                                                     Benden geçti mi demek istiyorsun,

Utanma suçun tümü senin değil                                               Aç iki kolunu iki yanına,

Yırt otuzunda aldığın diplomayı,                                               Korkuluk ol”…

Alfabelik çocuk ol…                                                                      

 

 

                                                                                                        Av. Zafer KAZAN

                                                                                               Sakarya Barosu Başkanı